Her ne kadar çalışma biçimleri değişse de şirket içi iletişim hâlâ günümüzün en önemli konu başlıklarından biri. İster uzaktan çalışılsın ister ofiste tam zamanlı olarak çalışılsın, işyerindekilerin hepsi ortak hedeflerin peşinde koşar ve bir etkileşim halindedir. İletişim eksikse pek çok şey geri kalacaktır.
Peki bu iletişim eksikliğine en çok ne neden olur? İK Analisti Fabian Sandoval’ın açıklamalarına göre, bu sorunun ilk yanıtı iş yerindeki stres. Stres dolayısıyla tedirgin olan çalışanlar işyerinde daha fazla çatışma yaratabiliyor ve iletişim için insanların geri çekilmesine neden olabiliyor. İşle ilgili stresin tüm bu sonuçları, bir şirketteki iç iletişimin etkinliğini ve verimliliğini olumsuz yönde etkiliyor.
İşle ilgili stresin iletişimi nasıl etkilediğini anlamak için öncelikle strese neyin neden olduğunu anlamak gerekiyor. Birkaç neden sıralayabiliriz:
Zayıf Liderlik
Yapılan araştırmaya göre; şirket liderliğinin çalışanların refahı üzerinde doğrudan etkisi var. Zayıf liderler duygusal tükenmeye neden olabiliyor, bu da iş tatminini, iş motivasyonunu azaltıyor ve sonuçta işyerinde strese yol açıyor.
Öte yandan zayıf liderlerin iletişim kabiliyetleri de zayıf olabiliyor ve kafa karıştırıcı hedefler oluşturabiliyorlar. Çalışanlara eleştirel geri bildirimde bulunmaktan kaçınıyorlar ya da gerekli olduğunda takdir etmekten kaçınabiliyorlar.
Sonuç olarak bu eylem veya eylemsizlikler çalışanlarda her zaman bir belirsizlik yaratıyor. Belirsizlik ortamı da ister sosyal hayatta olsun ister iş hayatında, kişiyi strese sokuyor ve başkalarıyla olan iletişimini de etkiliyor.
İş Akışı Şemalarının Karışıklığı
Bir iş yerinde hiyerarşik yapının yanında görev tanımlarının ve iş akışlarının net olması aslında pek çok karışıklığı ve iletişim sorununu baştan çözüyor. Çalışanlar kime rapor vereceklerini, hangi işler için kiminle iletişim kuracaklarını net bir şekilde bilmek istiyor. Ayrıca hangi kararların bir yöneticinin onayına ihtiyacı olduğunu ve bir direktifle ilgili açıklamaya ihtiyaç duyduklarında kime başvuracaklarını da bilmek istiyorlar.
Çalışanlar şirketi, rollerinin onu nasıl etkilediğini ve her departmanın birlikte nasıl çalıştığını anlamazlarsa kafa karışıklığına ve hayal kırıklığına daha yatkın oluyor. İş akışları aşırı derecede karmaşık ve belirsiz olduğunda, en basit görevler bile tamamlaması zor ve zaman alıcı hale gelebiliyor, bu da daha uzun çalışma saatlerine, iş tatmininin ve üretkenliğin azalmasına ve elbette günün sonunda daha fazla strese yol açıyor.
Çalışanlar Arasında Bir Bağlantının Olmaması
İş yerinde insani bağlantı, çalışan deneyiminin tam merkezinde yer alıyor. İşyerinde insani bağlantıyı teşvik etmeyen bir organizasyon, çalışanların kendilerini kopuk ve motivasyonsuz hissettikleri stresli bir ortam yaratıyor.
Çalışan bağlantıları tüm işyerlerinde, özellikle de çalışanların deneyim paylaşımının önemini fark etmeye başladığı uzaktan çalışma ve esnek ekonomide hayati önem taşıyor. Örneğin, Uber sürücüleri artık bir araya gelip hayal kırıklıklarını iletmek, bir Uber sürücüsü olarak nasıl daha başarılı olunabileceğine dair ipuçları alışverişinde bulunmak ve yalnızca birbirleriyle bağlar ve dostluklar oluşturmak için çevrimiçi ve sosyal medyada topluluklar oluşturmaya başlıyor. Çalışanlar arasında bu tür gerçek bir bağ olmadığında ekibin morali düşebiliyor ve bu da şirketin başarısının önünde engel olabiliyor.
İşe Bağlı Stres İç İletişimi Nasıl Etkiliyor?
Hayal Kırıklığı Yaratıyor
Çalışanlar stres nedeniyle “savaş ya da kaç” moduna girdiğinde, farkında olmadan savaşmayı seçen insanlar genellikle hüsrana uğruyor ve kolaylıkla üzülebiliyorlar. Ayrıca, sürekli hayal kırıklığına uğrayan stresli çalışanlar, diğer çalışanların niyetlerini yanlış yorumlamaya ve yanıt olarak onlara saldırmaya daha yatkın oluyor. Çalışanlar birbirlerine kızgınsa ve şirket hedeflerine ulaşmak için ihtiyaçlarını iletemezlerse, işletme etkili bir şekilde çalışamıyor.
Çalışanlar İletişimden Çekilebiliyor
Savaşmayı seçenler olduğu gibi stresli olduklarında ‘kaçmayı’ seçen kişiler ise iletişimden tamamen uzaklaşabiliyor. Bu çalışanlar e-postalara veya telefon çağrılarına cevap vermediğinde operasyon içinde verimsizlik, zayıf müşteri hizmetleri ve kaçırılan teslim tarihleri nedeniyle işletme yine zarar gören taraf haline geliyor.
Kötü Müşteri Hizmetleri
İşle ilgili stres, çalışanları çatışma yaratmaya veya geri çekilmeye sevk etse de sonuçta zarar gören müşteri hizmetleri oluyor. Çalışanlar arasındaki verimsiz iletişim, iş akışlarını yavaşlatabiliyor, hedefler konusunda kafa karışıklığı yaratabiliyor, projelerde yanlışlıklara ve son teslim tarihlerinin kaçırılmasına neden olabiliyor. Ve tüm bunlar aslında müşterilerin kötü deneyimler yaşamasına, şirketin itibarının zedelenmesine ve önemli mali kayıplara yol açabiliyor.
Kaynak: Link